18 Mayıs 2024, 11:20:19

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Fırat YILMAZ

Sayfa: [1] 2
1
Otomobiller / aranıyorrrr !!
« : 15 Nisan 2015, 14:47:02  »
acil 1.6 ies manuel aranıyorrr..

2
KURÅžUNSUZ BENZÄ°N VE YÃœKSEK HAYAT STANDARDI
 

Benzin, ham petrolün işlenmesi ile yakıta dönüştürülen ve motorlu birçok sistemi çalıştırmak maksatlı kullanılan bir petrol ürünüdür. İlk dönem yakıtlarından olan kurşunlu benzinin yaşadığımız dünya ve doğaya verdiği zarar, zaman içinde göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Sektörün bu soruna çözüm amacı ile odaklandığı arayış, kurşunsuz benzin üretilmeye başlanmasıyla sonuçlanmıştır. Bu dönemi takip eden ilk yıllar, dünyada birçok ülkede kurşunlu benzinin kullanımı yasaklanmıştır. Peki, nedir bu kurşunsuz benzinin sağladıkları?

KURÅžUNSUZ BENZÄ°N Ä°LE MAKSÄ°MUM PERFORMANS

2003 yılı kayıtlarına göre araçlardan doğaya bırakılan kurşun miktarı ülkemizde 230.000 kg/yıl’dı. Çevreye verdiği zararın yanında, etkilerine insanların doğum öncesi süreçte maruz kalmaya başladığı bilimsel olarak ispatlanmış bir veri. Ülkemiz de dâhil üzere dünyada kurşunlu benzin tüketiminin yasaklanmış olması hiç kuşkusuz doğru bir adım.

 

İçerisinde kurÅŸun kullanılmaması sebebiyle çevre dostu olarak adlandırılan kurÅŸunsuz benzin, çalıştırdığı sistemi kimyasal maddelerin olumsuz etkilerine maruz bırakmadığı için motorun ömrünü uzatmaktadır.  KurÅŸunsuz benzin kullanımı neticesinde paslanma gibi dejenerasyonlardan korunan ve buna paralel olarak daha verimli yanış özelliÄŸi gösteren motor, azımsanmayacak ölçüde yakıt tasarrufu saÄŸlamaktadır. Motor performansının iyileÅŸtirilmesiyle doÄŸru orantılı olan ekonomik yakıt tüketimi, günümüz koÅŸullarında oldukça avantajlı bir seçim kriteri. KurÅŸunun zararlı etkilerini barındırmayarak çevreye saÄŸladığı faydayı da eklersek, kurÅŸunsuz benzinin kullanımı avantajdan olmaktan çok bir duyarlılığa dönüşmüştür.

 

Oktan, benzinin patlamaya karşı olan direncidir. Araç motoru, üretim çeşitleri ve kullanım alanlarındaki değişken parametrelere bağlı olarak farklı güç değerlerine sahiptir. Kurşunsuz benzin de bu değerleri destekleyecek şekilde çeşitlenmektedir.

 

Oktan değeri ne kadar yüksek ise araç için o kadar yüksek performans sağlayacağı düşüncesi yanıltıcı bir ifade olur. Bir motor, kendi donanım özelliklerine göre farklı oktan değerleriyle maksimum performansa ulaşacaktır. Oktan değeri yüksek kurşunsuz benzin kullanımının ancak bu çeşitliliğe bağlı olarak motor performansını arttıracağı unutulmamalıdır.

Oktan Nedir?

Akaryakıt istasyonlarındaki oktan kelimesi hangi anlamda kullanılmaktadır biliyor musunuz?

Oktan numarası benzinin vuruntu karşısında gösterilen bir direnç birimidir. Almış olduğunuz benzinde oktan sayısının yüksek olması benzinin kendi kendine tutuşma ihtimalinin de o kadar az olduğunu gösterir.

İzo-oktandan (Saf oktan) yapılmış bir benzinin oktan sayısı 100`dür ve normal heptan ise 0`dır bu iki kimyasal madde benzinin içerisinde çeşitli oranlarda karışım halindedir.

 DiÄŸer bir açıdan benzin içerisinde bulunan oktan-heptan karışımının %80`i saf oktan bunun anlamı bu benzinin oktan sayısı 80`dir.
 Benzinin oktan deÄŸeri sürüş ÅŸartlarına göre deÄŸiÅŸmektedir.

Oktan sayısını öğrenmek üzere geliştirilmiş iki türlü yöntem bulunmaktadır. Araştırma yöntemi ve Motor yöntemi.
Araştırma yöntemi diğerine göre daha fazla kullanılmaktadır.

Bu yöntem uyarınca 90 oktan sayılı benzinlere normal benzin ve 95 oktan sayılı benzinlere süper benzin adı verilir.
Ham petrolün atmosferik şartlar altında damıtılmasıyla birlikte elde edilen benzinin oktan sayısı 40-70 arasındadır.

Bunun yanında sonradan yapılan prosesler ile benzinin oktan sayısı 80 civarına kadar çıkartılır.
 Daha sonrada belirli oranlarda bu ürünlerle karıştırılırlar.

 Bir de benzin maddesinin içeriÄŸinde   korozyonu engelleyici maddeler, kurÅŸun alaşımları, katıklar ve deterjanlar da bulunmaktadır.

ufak bi bilgi eklemek istiyorum uçak benzini değil uçak yakıtıdır. ha benzin kullanan uçaklarda vardır fakat şuan dünya çapında 98 oktan benzinle çalışacak uçak ve helikopter yok denecek kadar azdır.

uçak yakıtları da yine petrol türevlerinden yapılmaktadır.

JP-8 diye adlandırılan bu yakıt 128 oktandır. özellikle içerisinde patlama olasılığını azaltan katkı maddeleri bulunur. uçak yakıtı litre baz alındığında benzinden daha ucuzdur.

helikopter yakıtları çok çeşitlilik göstermekle berabep JP-4 JP-6 gibi yakıtlar kullanıldığı gibi benzin kullanan modellerde vardır ( az da olsa )...


iyi forumlar...

3
Anketler / Benzin mi ? Dizel mi ?
« : 13 Nisan 2015, 11:49:34  »
Yeni otomobil alırken vermeniz gereken en büyük kararlardan biri, “dizel mi yoksa benzinli mi?” sorusunun yanıtı olacaktır.

Yüksek yakıt fiyatları ve uygulanan vergiler, yeni otomobil sahibi olmayı düşünen potansiyel alıcıların elini zora sokuyor. Peki, hangi durumlarda dizel, hangi durumlarda benzinli araç tercih etmek gerekiyor? Benzinli otomobiller yüksek yakıt tüketimi ve benzin fiyatlarının yüksekliği nedeniyle ikinci plana atılırken, dizel araçların da vergi ve bakım maliyetleri kafaları karıştırıyor.

Hangi otomobilin sizin için daha uygun olacağını belirlemenin matematiksel hesaplamalarını yapmak mümkün, ancak bu oldukça yorucu bir işlem. O araçla her yıl arşınlayacağınız ortalama yol mesafesini, nasıl bir araç tipi tercih edeceğinizi ve şehir içi ya da şehir dışı kullanım seçeneklerini göz önünde bulundurmak, bunlara motorlu taşıt vergilerini ve bakım masraflarını eklemek gerekiyor.

Neyse ki tüm bu işlemler, basit bir tablo halinde elimizde mevcut. Hem de bu veriler Bosch tarafından hesaplanmış ve genel geçer bir kurallar dizisi halinde sunuluyor. Buna göre Türkiye’de trafik kaydı yeni yaptırılan her yüz araçtan 58,8’i dizel olarak belirlenirken, yüzde 41,2’si de benzinli araç kategorisine giriyor. Emisyon değeri düşük olan dizel araçlar aynı zamanda yakıt tasarrufu da sağlıyor. Benzinli araçlar ise ilk alım maliyeti, sigorta ve bakım masraflarında avantaj sunuyor.


15 bin çizgisine dikkat
Bu veriler ışığında yapılan hesaplamada, yılda 15 bin km’den az yol kat edilmesi durumunda benzinli araç daha makul bir seçeneğe dönüşebiliyor. Dizel otomobilin uzun yolda daha iyi sonuç vermesi de aracı çoğunlukla şehir içi dur-kalk trafikte kullanacaklar için benzinli motor kullanan araçlara yeşil ışık yakıyor. Bir diğer etken ise araç boyutu: Özellikle SUV gibi büyük araçlar almayı düşünenlere Bosch dizel önerirken, B sınıfı ya da spor otomobillerde tercih benzinliden yana kullanılıyor.

yorumlarınızı eklemeyi unutmayalım lütfen...



alıntıdır.

4
Sohbet / arabalar hakkında az bilinenler...
« : 13 Nisan 2015, 11:34:39  »
Amerikan yapımı pek çok arabanın kornasının fa notasından öttüğünü ya da ortalama bir sürücünün hayatlarının ortalama iki haftasını arabalarında trafik ışıklarının değişmesini bekleyerek harcadıklarını biliyor muydunuz? İşte arabalar hakkında az bilinen 25 şey.

 

1. Yapılan ilk arabalarda direksiyon yoktu bu yüzden de sürücüler bir hareket koluyla arabalarını çalıştırırdı.

2. New York Polis Departmanı, 1898’de aşırı hız yapan araba kullanıcılarını takip etmek için bisiklet kullanırdı.

3. İlk aşırı hız cezası 1902’de yazıldı.

4. 1916’da dünyadaki arabaların yüzde 55’i T Ford modeldi.

5. Arabalardaki ilk gaz göstergeleri 1922’de kullanılmaya başladı.

6. 1923’te arabalar için kadınlar tarafından yapılan 173 yeni icat tanıtıldı. Bunların arasında karbüratör ve elektrikli motor çalıştırıcısı da bulunuyor.

7. İlk araba radyosu 1929’da icat edildi.

8. Buick, ilk elektrikli sinyali 1938’de çıkardı.

9. The Peanuts (Snoopy) karakterleri, ilk olarak 1957 senesinde, Ford Fairlaine otomobil reklamı için anime edildi.

10. Amerikan yapımı arabaların çoğunun kornası Fa notasından çalar.

11. Ortalama olarak bir arabada 914 meter kadar elektrik kablosu vardır.

12. Dört sene boyunca saatte 100 mil hızla gitseniz bile Amerika’daki tüm yolları aşamazsınız.

13. Arabalardaki hava yastıkları saatte 200 milde patlar.

14. BP saniyede 3,800.00 pound kâr yapıyor.

15. Ortalama olarak bir insan tüm hayatının iki haftasını trafik ışıklarının değişmesini bekleyerek harcar.

16. Amerika’da bir otomobil kazasında ölen ilk kişi 68 yaşındaki bir emlak komisyoncusu olan Henry H. Bliss’tir. 14 Eylül 1899’da New York’ta, Bey Bliss tramvaydan indi, bir kadın yolcuya yardımcı olabilmek için döndü ve bir taksi ona çarptı.

17. Amerika’daki ilk parkur, 3 milyon kaldırımtaşından oluşan Indianapolis Motor Speedway’dir.

18. 2003 senesinde Amerika’da 17,013 insan alkolle ilgili araba kazalarında can verdi. Bu neredeyse her yarım saatte bir kişinin öldüğü anlamına geliyor.

19. Kişi başına en çok Rolls Royce düşen ülke Hong Kong’dur.

20. Motorola’nın geliştirmeye çalıştığı ilk şey otomobiller için bir pikaptı. O sırada piyasadaki en bilinen pikap Victrola’ydı, bu yüzden de markalarının adını Motorola koydular.

21. Yalnızca 1997’de geri dönüşümü yapılan araçlar (yaklaşık 13 milyon), 1.75 kereden daha fazla dünyanın etrafını çevreleyerek trafik sıkışıklığı yaratabilir.

22. Tek bir arabanın geri dönüşümünü yapmak 1 tondan fazla demir cevheri, 635 kilogram kömür ve 54 kilogram kireçtaşı tasarrufu yapmamızı sağlar.

23. Bugün yollardaki arabaların hemen hepsinin geri dönüşümü yapılmıştır. Demir ve çelik içerikleri sayesinde.

24. Ortalama bir otomobili geri dönüşümde yumruk büyüklüğündeki parçalara ayırmak yaklaşık 45 saniye alıyor.

25. Otomobiller bugün dünyada en çok geri dönüşümü yapılan ürünlerdendir.


alıntıdır...

5
Sohbet / Tatil Planları...
« : 04 Nisan 2015, 12:57:35  »
Arkadaşlar Tatil planı yapan var mı yoksa ben mi çok erken davranıyorum :D :D :) :)

6
Yürür Aksam Modifiye / Lastiklerin Dili :)
« : 30 Mart 2015, 12:55:06  »
örnek olarak 205/50R15 86W yi baz alalım.

İlk rakam ‘205’, lastiğin mm. olarak genişliğidir. 205 mm. yani 20,5 cm.

İkinci rakama dikkat! Bu rakam ‘Aspect Ratio’ olarak adlandırılır ve ilkinden farklı olarak mm. veya cm. şeklinde bir uzunluk belirtmez.
Lastik yanak yüksekliğinin yani profilinin lastik genişliğine oranını belirtir ve % olarak ifade edilir.
205/50 boyutunda bir lastikte profil, lastik taban genişliği olan 205mm.’nin %50’si kadar, yani 205 x %50 = 102,5mm.’ dir.

Son harf olan ‘R’ stands for ‘Radial’ anlamındadır.

Son rakam, lastiğin üzerine oturduğu jantın inch olarak çapını verir.
Bu örnekte lastik 15inch’ lik bir janta monte edilebilir anlamındadır..

Diğer bir rakam ise genellikle 80 - 82 gibi olur oda yük endeksi dir.

80 - 450 kg
81 - 462 kg
82 - 485 kg
83 - 487 kg
84 - 500 kg

olarak gitmektedir. her sayı arasında yaklaşık 12 kg vardır.
Şimdi en önemli kısma geldik: Hız Değerleri... H, V, Z gibi harflerle ifade edilen bu değer,
lastiğin normal şartlar altında uygun bir basınçla ve aşırı yüklenmeden çok uzun süreli olmamak şartıyla ne kadarlık bir hıza dayanıklı olduğunu gösterir.
En sık rastlanılanları şunlardır:

Q (max.160 km/s)
R (max.170 km/s)
S (max.180 km/s)
T (max.190 km/s)
U (max.200 km/s)
H (max.210 km/s)
V (max.240 km/s)
Z (240 üzeri)
W (max.270 km/s)
Y (max.300 km/s)

Genel olarak bir lastiğin hız değeri ne kadar büyük olursa,
yüksek hızlarda oluşan ısınmaya karşı o kadar dayanıklı olacağını söyleyebiliriz.
Özellikle modifiye edilmiş bir otomobilde stabilite, daha başarılı hızlanma, frenleme ve viraj kabiliyeti için bu tip lastik kullanımının şart olduğuna inanıyorum.
Bu sebeptendir ki aile tipi normal bir sedan otomobil için ‘S’ veya ‘T’ tipi lastikler yeterli olabilirken, bir Ferrari fabrikadan ‘Z’ değerinde lastiklerle çıkmaktadır.

dip not: Yük endeksi bir lastiğin hız sembolü ile belirtilen en yüksek hızda taşıyabileceği azami yükü gösteren bir ifadedir.


7
ford'un ağustostan sonra piyasaya süreceği araçlara eklediği sistem baya dikkatimi çekti :)

gayet mantıklı ve  güzel bir sistem olmuÅŸ bence fikirleriniz düşünceleriniz nedir ?

http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/28569914.asp

8
Motor-Mekanik / otomatik şanzıman
« : 07 Mart 2015, 10:14:56  »
Evet arkadaşlar sizce otomatik şanzımanlarin yağ değişimi nasıl olmalı ve hangi yağlar kullanılmalı ? Servis önerisini dikkate almalı mi marka konusunda yoksa piyasadan kaliteli başka yağlar mi alınmalı düşüncelerinizi paylasirsaniz sevinirim :)
japon araçlar için diye ufak bi genelleme yapayım :)

9
Otomobiller / Fikrinizi Alabilir miyim?
« : 01 Mart 2015, 20:00:37  »
Arkadaşlar sahibinden.com da ilgimi çeken bi araç var fikir verirseniz sevinirim. Salih hocam ve alp hocam özellikle sizin fikirlerinizi bekliyorum. İlan no:169404537

10
Dış Modifiye / Modifiye Nedir ?
« : 19 Ocak 2015, 12:02:03  »
Modifiye Nedir ?

İngilizce “Modified ve Tuning” kavramının Türkçe karşılığı olan “Modifiye”, değiştirmek, kişiselleştirmek, ayarlamak anlamlarına gelmektedir. Teknik olarak ise herhangi bir şeyin üzerinde yapılan değişikliktir. Yani bir anlamda orjinalliğini bozmaktadır. Bu kavram günümüzde genellikle motorlu araçlarda kullanılmakta ve bu konuda her geçen gün yeni yeni fikirler türemektedir.

Günümüz Türkiye’sinde modifiye denildiğinde aklımızda iki çeşit modifiye canlanır. Birincisi aracın dış görünüşünde yapılan değişiklikler, ikincisi de aracın motorunda yapılan değişikliklerdir. En yaygın olanı ise tabiki dış değişikliktir çünkü az maliyetle çok fazla değişiklik yapılabilir ve iyi bir estetik görünüm sağlanabilir. Motor üzerinde yapılan değişiklikler ise genellikle hız, güç ve yarış severlerin tercih ettiği modifiye şeklidir. Haliyle maliyeti de biraz yüksek olabilir.

Bir aracı modifiye etmek zaman ve sabır isteyen bir uğraştır. Çünkü aracın modifiyesi sırasında yapılan küçük yanlışlar büyük kazalar meydana getirebilmektedir. Bu nedenle modifiyenin her aşamasında daha fazla itina gösterilmelidir. Diyelim ki aracınızın motorunu modifiye ettiniz ve beygir gücünü 140 beygirden 190 beygire çıkarmayı başardınız. Burada iş yalnızca motorun gücünü artırmakla kalmıyor. Yani eğer motorda bir güç artışı sağlamışsanız aracın güvenliğine bağlı olarak diğer ekipmanlarıda kontrol etmeniz gerekiyor. Çünkü otomobil üreticileri aracın fren balatalarını, fren disklerini ve en önemlisi lastikleri üretmiş olduğu aracın motor gücüne bağlı olarak milimetrik olarak hesaplamaktadır. Siz motor gücünü artırıp frenlere ve lastiklere dikkat etmezseniz güvenli bir sürüş sağlayamazsınız. Bu nedenle motor gücü artırılan araçlara genellikle performans lastikleri uygulanır ki yol tutuşu ve frenaj iyi olsun.

Modifiye Nasıl Yapılır ?

Son 2-3 yılda ülkemizde, modifiye artık iyici yerine oturmaya baÅŸladı diyebiliriz. Her köşede ufak tefekte olsa modifiye parçaları satan yerler görmek mümkün. Bu nedenle artık modifiye yapabilmek eskisi kadar zor deÄŸil.  Åžimdi modifiyede sıkça kullanılan terimlerden ve parçalardan yola çıkarak aracımıza neler yapabileceÄŸimize bir bakalım…

Dış Modifiye:
Araca estetik bir görünüm sağlamak ve kısmende olsa performansı etkilemek için yapılan değişiklerdir. Bunlar;

1) Cam Filmi :
Cam filmi modifiyenin en basit aşamasıdır, araca estetik bir görünüm sağladığı gibi, zararlı uv ışınlarından korunmak ve yolcu kabininin güneş ışınlarıyla ısınmasını önlemek amacıyla da kullanılır. Cam filminin diğer bir kullanım alanı sürüş güvenliği sağlamaktır. İyi bir cam filmi gece sürüşlerinde karşıdan gelen keskin ışınları kırarak güvenli sürüş sağlamanıza yardımcı olur. Satış noktalarında “çizilmez cam filmi” veya “amerikan cam filmi” olarak adlandırılır ancak cam filmi çizilmez diye bir kural yoktur. Her cam filmi çizilebilir ancak bazıları daha kaliteli olduğu için çizilmeye karşı daha dayanıklıdır. Ülkemizde aracın ön kısmına cam filmi çektirmek kanunen yasak ancak polis gördüğünüzde camları açarsanız veya gece bir polis gördüğünüzde tavan lambalarını yakarsanız sorun olmaz. Ben bunlarla uğraşamam derseniz tam koyu olmayan 1 ya da 2 numara film çektirmeniz önerilir. Çektirmeniz önerilir diyorum çünkü kendi cam filminizi kendiniz çekmek isterseniz çok uğraşırsınız. Bu konuda uzman bir servisin çekmesi daha uygundur. Maliyeti 50 ile 80 YTL arasında değişebilmektedir.

2) Far Kitleri ve Neon Aydınlatma:
Yine otomobilinde hoş bir görünüm yakalamak isteyenlerin en çok tercih ettiği ürünlerden biridir. Far kiti olarak özellikle Xenon far kitleri sıkça kullanılmaktadır. Bildiğiniz gibi Xenon kimyasal bir elementtir. 1898 yıllında keşfedilmiştir.Otomobillerde ise 1990’lı yıllardan beri kullanılmaktadır ancak son 2-3 senedir yaygınlık kazanmıştır. Xenon farları diğer far kitlerinden ayıran en büyük özellik daha iyi aydınlatma sağlamasıdır. Xenon farların normal sarı renkte ışık veren Halojen farlardan diğer bir farkı ise kit olarak satılmasıdır. Yani bir Xenon lambayı alıp aracınıza direk uyguladığınızda verim alamazsınız çünkü Xenon lambalar mercekli camlara ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle sadece lamba olarak değil far komple set olarak satın alınmalıdır. Kısa mesafede yüksek yoğunlukta ışık yaydığı için daha iyi bir görüş sağlar ancak yansıma fazla olduğundan karşıdan gelen sürücünün gözünü alabilmektedir. Bu nedenle Xenon far alırken Uzun-Kısa değilde sadece Kısa aydınlatma özelliğine sahip farlar tercih edilmelidir.
Diğer bir alternatif ise Angel Eyes adı verilen far kitleridir. Bunlar sürüş anında daha az tehlikeli olabilmekle birlikte beyaz değilde mavi renkte bir ışık yaydığından ve far içerisinde mavi bir halka şeklinde olduğundan göze daha güzel görünmektedir. Xenon ve Angel Eyes far kitlerinin fiyatları kalitesine göre değişmektedir. Ancak ortalama olarak 350 ile 1100 YTL arasındadır.

Neon aydınlatma ise geceleri aracı alımlı gösteren bir başka unsurdur. Neon lambalar ilk olarak dükkanların tabelalarında ve televizyon tüplerinde kullanılmaya başlanmışsa da üretken modifiyeciler tarafından keşfedilerek otomobillere uygulanmıştır. Neon doğada çok az bulunan bir gazdır ve bu gaz genellikle uzunca bir cam tüpün içine doldurulup otomobillerin alt kısmına yerleştirilir ve düşük bir voltajla çalışabilir. Araç altı aydınlatmanın diğer bir alternatifi ise led lambalardır. Yine led lambalar uzunca bir tüpün içine dizilerek küçük bir voltajla çalıştırılabilir.

3) Jantlar ve Lastikler:
Dış modifiyenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Kaliteli jantlar kullanılarak estetik bir görünüm yaratıldığı gibi güvenlik ve performans da sağlanmış olur. Dışarıdan bakıldığında jant basit bir parça gibi görünür ancak tam aksine jantların doğru seçilmesi can güvenliği açısından çok önemlidir. Çünkü jantlar aracın fren disklerinin soğutulmasından, performans ve yakıt tüketimine kadar doğrudan müdahalede bulunmaktadır. Bilindiği gibi jantların ölçüleri inç ( ” ) birimiyle belirlenmekte 1 inç ise 2.54 santimetreye tekavül etmektedir. Ülkemizde en çok tercih edilen jantlar 16 ve 17″ jantlar oluyor bundan yukarısı ise ülkemiz yolları açısından pek sağlıklı değil şehir dışına çıktığınızda sadece görünüşünü beğenip aldığınız jantlar başbelası olur. Ayrıca unutulmamalıdır ki jantlar ne kadar genişlerse ağırlıkta o kadar artar ve gerek frenaj gerekse yakıt tüketimi ve performans açısından olumsuz bir durum oluşur. Bunun önüne geçmek için jant alırken aracınızın motor hacmini, oluşacak yakıt tüketimini ve yol tutuşunu da göz önünde bulundururak jant seçimi yapmalısınız. Jantlar nasıl oluyorda yol tutuşunu engelliyor ? diyenler için bir örnek vermek gerekirse; eminim herkes ufak tefek drift ve drag yarışlarının videolarını seyretmiştir. Dikkat ederseniz drift yarışlarında geniş jantlar ve dar yapılı lastikler kullanılır amaç aracın olabildiğince fazla kaymasını sağlamaktır. Drag yarışlarında ise oldukça geniş lastikler ve dar yapılı jantlar kullanılır buradaki amaç ise aracın olabildiğince az patinaj atmasını sağlamaktır. Jantlar tek parça ve çok parçalı olarak satılmaktadır. Çok parçalı jantlar hasar gördüğünde sadece hasar gören parçanın değiştirilmesine imkan tanır bu nedenle tek parçalı jantlara göre daha avantajlıdır. Jantların fiyatlarıda kalitesine göre değişmektedir. Piyasadaki en kaliteli ve güvenli jantlar ise Momo, Enkei ve O.Z’dir. Aracınıza uygun jantı buradan marka ve model seçerek bulabilirsiniz.
Eğer jant seçimini yaptıysanız sıra geldi lastiklere; genel olarak iki tip lastik vardır. Birincisi standart lastikler ikincisi ise performans lastikleri. Standart lastikler 180 km hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve lastik üzerinde ” T ” harfiyle gösterilir, performans lastikleri ise 180 km ve üzeri hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve lastik üzerinde ” H ” harfiyle gösterilir.

4) Rüzgarlık (Spoiler) :
Sedan otomobillerde bagaj kapağının üzerine, Hatchback otomobillerde ise tavanın arka kısmına takılan ve rüzgarlık olarak bilinen parçadır. Burada ki amaç aerodinamik etkiden olabildiğince fazla yararlanarak aracın yola yapışmasını sağlamaktır. Çünkü bir bir otomobil yere ne kadar güç uygularsa o kadar zor kayar. Yani rüzgarlık güzel bir görünümün dışında yol tutuşu açısından da oldukça aktif rol oynamaktadır. Bu sebeple rüzgarlık alırken sadece şekil olarak beğenip almamak gerekir. Özelliklede rüzgarlığın açısına çok dikkat edilmelidir. Araç hızlandıkça, araca etki eden hava miktarıda artacağı için, rüzgarlık havayı karşılayacak ve aracın arkasının yere bastırılmasını sağlayacaktır. Bir otomobil fabrikadan çıkmadan önce ulaşabileceği en yüksek hız ve buna bağlı olarak oluşacak hava akımı en ince detaylarına kadar hesaplanır. Eğer siz aracınızın motorunu modifiye ederek güç artışı sağlarsanız bu hesaplamaların dışına çıkmışsınız demektir. Bu nedenle araçta fark edilecek hadar güç artışı sağlanmışsa muhakkak rüzgarlık (spoiler) kullanılmalıdır.

5) Spor Amortisörler :
Yere yaklaştırılmış bir binek araç, yerden yüksek bir binek araçtan daima daha sportifdir. İşte spor amortisörlerin kullanım amaçlarından biri budur. Ancak daha önemli bir amaç yol tutuşu sağlamaktır. Yüksek süspansiyona sahip bir otomobil daha fazla esneme payına sahip olacağından keskin bir viraja girildiğinde merkezkaç kuvvetinin etkiyle savrulma eylemi gösterecektir. Spor amortisörlere sahip bir araç için bu durum tam tersidir. Ancak unutmayın ki spor süspansiyonlar daha sert olduğu için konfordan taviz vermeniz gerekecektir.

İç Modifiye :
Araca güç artışı sağlamak ve kısmende olsa estetik bir görünüm yakalamak için yapılan değişikliklerdir. Bunlar;

1) Chip Tuning :
Chip tuning uygulaması motor modifikasyonunun temel aşamalarından biridir. Enjeksiyon sistemli benzinli araçlar ile elektronik turbo dizel motora sahip tüm araçlara uygulanabilen chip tuning yakıt tüketiminden bir miktar taviz vererek % 10-15 dolayında tork ve beygir gücü artışı sağlamayı amaçlar. Yapılan bu işlem ile benzinli araçlarda yakıt az miktarda artırılırken turbo dizel motorlar da ise yakıt miktarı artırıldığı gibi gerekirse turbo basıncıda % 30-35 oranında artırılabilir. Bu nedenle turbo araca sahipseniz daha avantajlısınız. Peki bunu neden otomobil üreticileri fabrikada yapmıyorda biz sonradan yapıyoruz ? diyebilirsiniz. Bildiğiniz gibi araç ne kadar çok yakarsa o kadar güç üretir. Ancak otomobil üreticilerinin en az yakıtla maximum güç elde etmeyi hedefledikleri için yakıt tüketimini minimum seviyeye indirerek ya aracın tork miktarından ya da beygir gücünden kaybederler. Eğer aracını seven biriyseniz ve güç artışı sağlamak istiyorsanız Chip Tuning uygulaması başlangıç olabilir. Chip Tuning uygulamasının en büyük dezavantajı 2-3 saat gibi bir sürede tamamlanırken geri dönüşün bazı araçlarda imkansız bazılarında ise çok zor olmasıdır. Bu nedenle bu modifikasyonu yapmadan önce ne istediğinize kesin olarak karar vermelisiniz.
Chip olarak bahsettiğimiz şey aracın beynidir ve bu beyine harcanacak yakıt miktarıda dahil olmak üzere herşey kodlanmıştır. Chip tuning uygulaması yapılırken iki şey göz önünde bulundurulur. Birincisi eğer aracın beyni yeniden programlanabilir nitelikte ise istenilen performansa göre yeniden kodlanır. İkincisi bu beyin yeniden programlanma niteliğine sahip değilse farklı bir beyin takılır. Tabiki bunların maliyeti de farklılık göstermektedir. Chip tuning uygulaması sonucunda her araçta farklı performans artışları gözlenebilir. Bu artış ortalama 8-20 HP arasındadır.

2) Nitro Oxide System (Nos) :
Eminim yarış filmlerinde görmüşsünüzdür bu Nos denilen aleti. Adam direksiyon üzerinden bir düğmeye basar ve koltuğa yapışır. Aslında filmlerde izlediğimiz Nos sahneleri abartı değildir. Çünkü motorda en fazla güç artışı sağlayan yegane parça Nos yani nitrodur. İçten yanmalı bir motora genel olarak baktığımızda oksijen ile yakıt karışımının piston yatağına püskürtüldüğünü ve yanmanın gerçekleştiğini görürüz. Ne kadar oksijen o kadar ateş eşittir güç… İşte nitronun çalışma prensibi de bu sistem üzerine kurulmuştur. Yakıt, hava ve nitro karışımı piston yatağına püskürtülür ve kuvvetli bir yanma gerçekleşir. Buradaki püf nokta nitronun soğuk bir yapıda olmasıdır. Nitronun soğuk yapısı sayesinde piston yatağındaki havanın genleşme katsayısı düşer ve bunun sonucunda piston yatağına yoğunluğu artırılmış havanın dolması sağlanır. Daha yoğun hava daha kuvvetli bir yanma daha kuvvetli bir yanma da daha fazla gücü doğrurur.
Araçlara uygulanan nitro genellikle tüp şeklindedir ve bagaja ya da koltuğun altına yerleştirilir. Faaliyete geçirilmesi ise ya sürücü kabinine ya da gaz pedalının altına yerleştirilen bir düğmeyle sağlanır. Nitro kesinlikle tek başına yanıcı bir madde değildir. Yani filmlerde gördüğümüz o nitronun patlama sahnelerinin tamamen uydurmacadan ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Tıpkı diğer motor modifikasyonlarında olduğu gibi nitronun performans artışı da araçtan araca farkılılık gösteririr. Ancak minimum 40 HP güç artışı sağladığı kesindir.

3) Hava Filtresi ve Egzos :
Nos kavramında da bahsettiğimiz gibi motora giren hava ne kadar soğuk olursa yanma da o kadar kuvvetli olur. Hava filtresinin görevlerinden biri de budur. Yani motor için soğuk ve temiz hava akışı sağlamaktır. Bildiğiniz gibi motor ile atmosfer arasındaki tek direnç hava filtresidir. Eğer kullanılan hava filtresi kalitesiz ise kaputun altında oluşan sıcak havayı motora iletebilir ya da dışarıdan gelen tozlu havayı süzmeden motora ulaştırabilir. Bu nedenle hava filtresini hayati önem taşır diyebiliriz.
Piyasada üç çeşit hava filtresi bulunmaktadır. 1) Açık hava filtresi, 2) Kutu içi filtre, 3) Bolt-On Açık Filtre
Bu filtrelerin hepsinin amacı aynıdır. Yani havayı en iyi şekilde motora iletmek ancak açık hava filtresi aracınıza sportif bir ses, % 5 performans ve yarım litre kadar da yakıt tasarrufu sağlar buna karşılık bakımı ve uygulaması daha zahmetlidir. Çünkü bakımları düzenli yapılmadığı takdirde kaputun altında oluşan sıcak havayı motora iletebilir ve performans kaybına neden olabilir. Bunu önlemek için açık filtreler genellikle motor bölümünden uzak bir noktaya monte edilir ya da Subaru İmpreza’da olduğu gibi kaputun üzerinde açılan bir bölme ile dışarıdan hava girişi sağlanır. Kutu içi filtrenin ise bakımı ve uygulaması kolaydır ancak etkisi standart hava filtrelerinden pek fazla değildir. Bolt-on açık hava filtresi ise maliyeti yüksek olduğundan pek tercih edilmez. En kaliteli hava filtreleri ise HKS ve K&N firmalarının ürettiği hava filtreleridir.
Hava filtresi konusunda bir şeyin altını çizmek gerekir ki o da modifiye yapılarak performansı artırılmamış bir araca standartın dışında hava filtresi uygulamanın pek mantıklı olmadığı düşüncesidir. Tamamen yanlış olan bu düşünceye göre eğer araca hava filtresi takılırsa motora giren hava ve yakıt karışımında dengesizlik olur. Yani normal şartlarda motora 15 birim hava 1 birim yakıt giriyorsa hava filtresiyle birlikte hava miktarının artacağı ve motorda dengesizliğe sebep olacağı düşünülmektedir. Ancak burada unutulan nokta ECU cihazıdır. Bildiğiniz gibi ECU motoru her türlü hava koşullarına, basınç değişimine ve yük duruma göre ayarlayan yazılımdır. Haliyle motorun ne kadar yakıt ne kadar hava alacağı ECU tarafından belirlenir. Bu nedenle hava filtresi değiştirildiğinde motorun alacağı hava miktarı artmaz sadece havanın kalitesi değişir. Kaliteli bir hava filtresinin kazandırdığı performans ortalama 5-12 HP’dir.
Aracın rahat bir şekilde hava alması kadar rahat hava vermesi de çok önemlidir. Burada ise devreye egzoz girer. Çok iyi bildiğiniz gibi egzoz yakıt gazlarının dışarı atılmasında etkilidir ve iyi bir performans için bu gazların dışarı kolay bir şekilde atılması çok önemlidir ancak binek araçlarda kullanılan susturuculu egzozlar havanın dışarı atılması sırasında bir direnç oluştururlar. Haliyle performans kaybı oluşur. Bu sebeple spor egzoz olarak bilinen egzozlar geliştirilmiştir. Bunların standartlardan farkı egzoza yansıyan motor sesini fazla kesmeden hem sesi hem de gazları dışarı iletmesidir. Kaliteli bir egzozun kazandırdığı performans 3 ile 8 Hp arasındadır.

4) Blow-Off Valve :
Bu sistem turbo motora sahip araçlar için geçerlidir ve performanstan ziyade turbonun faaliyete geçme süresini azaltmak ve turboyu sağlıklı bir şekilde kullanmak için üretilmiştir. Turbonun görevi motora basınçlı hava akışı sağlamaktır ve gaza bastığınız sürece görevini yerine getirir. Gazı kestiğinizde turbo türbinleri hava akışıyla beraber hala dönmeye devam eder. Ancak türbinleri geçen hava daha fazla ilerleyemeyeceği için ters yönde akmaya başlar ve türbinlerin ters yönde dönmesine neden olur. Bu sırada tekrar gaza bastığınızda ters tarafa dönen türbinler tekrar faaliyete geçmek için durur ve bu kez de diğer tarafa döner. Yani türbinler gaza basarken soldan sağa doğru dönüyorsa gazı bıraktığınızda sağdan sola doğru dönecektir. Bu durum turbonun faaliyete geçmesini geciktirecek ve türbinlere zarar verecektir. İşte bunu önlemek için geliştirilen Blow-Off turbo türbinlerinin ters tarafa dönmesine neden olan havanın, gazı kestiğinizde dışarı atılmasını sağlar. Böylece turbo, gaza bastığınıza daha çabuk tepki verir. Ayrıca dışarı atma sırasında sportif bir ses oluşturur.


alıntıdır.

11
Sohbet / hb. mazda 3 dynamic ov hk.
« : 16 Ocak 2015, 20:12:44  »
arkadaşlar 2004 otomatik hatchback mazda 3 hakkında görüşlerinizi alabilirmiyim ? bilmediğim bir araç olunca kararsız kaldım da :D

12
Sohbet / Yılbaşı Planlarınız :)
« : 28 Aralık 2014, 12:33:08  »
ArkadaÅŸlar yılbaşında neler yapıyorsunuz bakalım :D  :kn-  :bric

13
Aksesuar / TAÅžINDI: honda civic abs krom direksiyon logosu
« : 20 Aralık 2014, 18:20:11  »
cassiodoro  arkadaşımızın foruma üye olma amacı belli sanırım. uzun zamandır aktif olmadığını göz önünde bulundurarak konu taşınmıştır

http://www.civicclubtr.com/forum/index.php?board=23.0

14
7. Jenerasyon Civic 2000 / Cruise Control
« : 16 Aralık 2014, 19:08:14  »
merhabalar arkadaşlar ya 2000 - 2006 arası civic sedanların cruise control olanları varmış bikaç videoda gördüm. ben hiç denkgelmedim aracında olan varsa veya gören varsa bilgilerini paylaşabilir mi? araştırmaya başladım ben şuan gördüğüm iki çeşidivar. honda nın mail adresini bulursam direk soracağım Tr de ilgilenmiyorlar :S :pke :pke :bn :bn :bn

15
Motor Modifiye / TURBO ve BLOW OFF nedir? Ne iÅŸe Yarar?
« : 21 Ekim 2014, 12:44:35  »
bazı arkadaÅŸlarımız blow off hakkındaki söylemleri üzerine bu konuyu açma gereÄŸi duydum belki bakıp okurlar  >:( >:( >:(

öncelikle şu yanlışlığı düzeltmek istiyorum BLOW OFF artistik olarak kullanılan hava atma parçası değildir... >:( >:( >:(

o kadar çok hava atmak istyiyorsanız bu videolar tam size göre buyrun bunları deneyin

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=c1TnlVO5f3M" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=c1TnlVO5f3M</a> <a href="http://www.youtube.com/watch?v=znfM8RdpML8" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=znfM8RdpML8</a>

ha evet aşırı basınçlı havayı atmosfere bırakır fakat onu tasarlayan kiÅŸiler sizin hava atmanız için deÄŸil motordan dönen basınçlı havanın atmosfere atılması, TURBONUN LAG'A düşmesini önlemek için tasarlamıştır...  >:( >:( >:(

Turbo

Motordan daha fazla güç ve tork elde edebilmenin bir yolu da turbo şarj sistemidir.
Genel bir ifadeyle, egzoz gazları içindeki atık enerji ile çalışan bir hava pompası olan turbo ünitesi, bir türbin çarkı, bir kompresör çarkı ve bu ikisini birbirine bağlayan bir milden ibarettir.
Motoru terk eden basınçlı egzoz gazları, turbonun türbin çarkına yönlendirilir. Göbekteki mil türbinle birlikte dönmeye başlar ve milin diğer ucundaki kompresör çarkını çevirir. Yüksek hızla dönmeye başlayan kompresör çarkı büyük hacimde havayı emerek motorun silindirlerine gönderir.
Yakıt içine püskürtülen her bir yakıt zerreciği, yanmak için gerekli olan oksijeni rahatlıkla bulabilir ve böylece yanma verimliliği de artmış olur.
Turbonun faydasını daha da artırabilmek için “intercooler” (ara soğutucu) diye tabir edilen bir ünite daha ilave edilmiştir. Turbo ünitesinden çıkan havanın sıcaklığı yaklaşık 160ºC’dir. Bu sıcak hava, intercooler’dan geçirilerek soğutulur ve havanın yoğunluğu artırılır.
Böylece silindirlere daha da fazla hava gönderilmiş olur.
Turbo motor kullanımında dikkat edilmesi gereken husus, motorun çalıştırılması ve durdurulması sırasında bir süre rölantide beklenilmesidir.
İlk çalıştırma sırasında motor yağ basıncı istenilen seviyeye çıkıncaya kadar (10 - 20 saniye) rölanti devrinin üzerine çıkmayınız. Vites boş pozisyonda iken gaz pedalına yüklenmeyiniz. Soğuk kış günlerinde bekleme süresini bir miktar daha artırınız.
Uzun bir koşudan sonra, elinizi nabzınıza götürdüğünüzde, nabzınızın hala süratle atmaya devam ettiğini fark edersiniz. Turbo motor için de durum buna benzemektedir. Uzun bir yolculuktan sonra derhal motoru kapatmayınız. Zira motoru durdurduktan sonra dahi turbonun kanatçıkları dönmeye devam eder ve motor yağı ile beslenemediği için hasar görebilir. Bu nedenle uzun ve yüksek tempolu yolculuklardan sonra birkaç dakika motor rölantide çalıştırılmalı ve daha sonra kapatılmalıdır.


BLOW OFF

Blow OFF Valfi vitesleri değiştirdiğnizde ya da yavaşladığınızda dakikada 100-150.000 kere dönen turbo tribünlerinin ani şekilde durup zarar görmesine engel olan ve çıkardığı Pshhhht sesi ile çevrediklerin dikkatlerini üzerine çeken bir sistemdir
Turbonun basıncını ayarlayan ya da onu direk olarak etkileyen bir sistem kesinlikle değildir.Turbo nun devreye girmesinden sonra ayağınız gazdan çekmeniz durumunda ya da vites atarken
Turbo tribünleri hala dönmeye devam etmektedir
Ayağınızı gazdan çektiğinizde gaz kelebeği kapanır ve motora giden hava durdurulur ve geri çevirir.Geri çevrilen hava tekrar turbo bıçaklarına gider ve ters basınç oluştuğu için ani şekilde durmalarına sebebiyet verir.
.Ayağınızı tekrar gaza bastığınızda ise kelebek tekrar açılır ve turbo tribünlerinin tekrar dönmeleri beklenir.Bu ancak, motorun yeterli dönme hızına ulaşana kadar gerçekleşebilir ve belirli devirlerde yeteri basıncı(boost) üretir.
Gaza basma ve Turbo tribünlerinin dönmeye başladığı, yeterli basınca ulaşıldığı ağna kadar ki geçen bu zamana Turbo Lag denilir.
Blow Off Valfi kelebekteki emişi algılar ve bir valf açarak aşırı basıncı bu valf vasıtasıyla atmosfere ya da valfin türlerine göre kademeli olarak atmosfere bırakır.
Bu esnada içeride sıkıştırılmış basınç olmadığı için Turbo bıçakları serbest şekilde dönmeye devam eder ve ani şekilde durmasının önüne geçilir
Bunun sonucu olarak tekrar gaza basmanız durumunda, turbo bıçakları zaten döner durumda olurlar ve bu da Turbo Lagını düşürür ve anlık güç kaybını önlemiş olur...


iyi forumlar...

Sayfa: [1] 2